6 Mart 2012 Salı

ÖZÜR DİLİYORUM !

Çok uzak bir tarih değil hani sizde hatırlarsınız.
2006 yılında Balıkesir 'de Toki tarafından yaptırılan konut açılışında konuşmuştu Başbakan Erdoğan.
terörle mücadeleye değindiği sırada dinleyicilerden bazılarının “Şehit cenazesi görmek istemiyoruz” tepkisi üzerine “Askerlik heralde yan gelip yatma yeri değildir canım kardeşim” diye cevap vermişti.
Karşılıklı bu diyalogla beraber ülke gündemine bomba gibi düşen bu açıklama oldukça uzun bir zaman özellikle şehit aileleri, muhalefet cephesi ve vatanını seven herkez tarafından çeşitli tepkilere neden olmuştu..
2011 yılındayız ve üstünden 6 tam yıl geçti..2006 yılından buyana kaç şehit verdik biliyor musunuz?
1000'e yakın..
Yan gelip yatma yeri olmayan şanlı şerefli askerlik sürecinde, vatana canını siper eden bir çok askerimiz ismini gönüllerimize yazdırmanın yanı sıra çeşitli sokak ,okul,cadde ve bulvara adını verdirdi.Analar ağıtlar yaktı,eşler peşlerinden boynu bükük baktı,babalar Vatan Sağolsun diyerek teselli aradı..
Ve bugün..
Sizin de bildiğiniz gibi bedelli askerlik süreci başladı.Yani bastır parayı al teskereyi.
Sahi Vatan Sağolsun demenin bedeli ne oldu ?
***
Vatan borcuna paha biçildi !
***
Daha önceki yıllarda Üniversite mezunları askerlik sürecini yedek subay olarak tamamlıyordu. Yıllarca yedek subaylık kadroları dolu oldugundan birikim meydana gelmişti. Bu birikimin bosaltılması için ilk defa 70'li yıllarının ortalatında 4 aylık kısa dönem askerlik süreci başlamıştı.
Ve bu alışkanlık ;
zaman içinde yapılan popüler politikalarla bir bedel karsılığında 21 güne kadar düşürüldü.
Bu 21 günlük askerliğin tek şartı ise 21 günlük temel egitimdi.
Diger yandan hatırlatmakta fayda varki ,günümüzde Ünv. mezunları 5 aylık kısa dönemde askerlik görevini yerine getiriyor. Bugün T.B.M de yasalaşan bedelli askerlikten faydalanacakların çoğu bu gruba girdiginden ayrıca kamu vicdanını rahatsız ediyor.
Vatandaşın hali vakti yerinde olmayan kesimindeki , maddi imkansızlıklar nedeniyle yüksek öğretim alamayan evlatlarımız , bu askerlik sürecini ; terzi, marangoz, şoför, garson, hammal ,inşaat işçisi, boyacı, sıvacı , aşçı ve bunun gibi mesleklerini beyan ederek 15 ayda tamamlıyor.
Bir tarafta cocuklarını, canlarını, eşlerini sehit veren aileler varken, diger yanda; bes aylık bir hizmeti devletine cok gören herkesi ayıplıyorum.
Beklentim şudur ki ; Bedelini ödeyerek 21 günlük temel egitimi bile olmayan bu askerliği satın alacak tek bir Türk gencinin çıkmamasıdır. Çıkarsa bu yurdunu seven bu milletin ayıbı olacaktır.
Bugüne kadar verdiğimiz istiklal şehitlerimizde dahil olmak üzere , bütün sehitlerimizi minnetle anıyor, gazilerimizi saygıyıla kucaklıyorum.
Bu evlatları yetistiren annelerin, babaların ellerinden binlerce defa öpüyorum.
Atatürk'ün kurdugu T.B.M.M'den bu karar çıktığı için bütün şehitlerimizden ,gazilerimizden ve ailerinden vatanını seven onurlu bir Türk genci olarak özür diliyorum.. Lütfen affedin!
Ayşen TÜRKMEN
Karadeniz Birlik Gazetesi
 12 Aralık 2011

EFENDİMİZ;KÖYLÜMÜZ

Teknolojinin daha gelişmediği, nüfus patlamasının yaşanmadığı yıllarda, köylerimiz vardı...

Köyümüzde derme çatma bir okul, okulun bahçesinde koşuşan çocuklarımız vardı, yarını emanet ettiğimiz..

Yol  yoktu o vakit, patikadan uzunca bir müddet yüründükten sonra gelinirdi köy meydanına, ayakta çarık,bakraçda yoğurt, bir parça somon ekmeği...

Öğretmen'e sözlükte Türkçe anlamı din görevlisi olan "hocam" diye seslenmek kültürümüze yerleşmemişti daha... Ayıptı! Zira hoca camiide idi, öğretmen okulda.Köyün Hoca'sıyla, Öğretmen'i köy kahvesinde birlikte çay içerlerdi hatta !..

****

Dayanışması vardı, köylü paylaşırdı.. Gaz lambasının titrek alevi altında ayıklanırdı mısır pürçeği... Hatta kapılara kilit takma alışkanlığı da yoktu o tarihlerde…

Sarık ve cübbenin moda olmadığı, badem bıyıklı devlet memurunun takunyalarla gezmediği koridordu belki İlçe Kaymakamlığı..

Başında kasketi,serkisof saati ve yakasında mendili vardı Rüstem aganın,Mehmet emminin.

Zaten modelide belliydi Cumhuriyet kadınının..Şehirlisi Halide Edip,Köylüsü Nene Hatun...

Köylü hiç üşenmezdi.Hem niye üşensinlerdi ? Düşmanı alt etmişti 15'likler, Sakarya'da,Afyon'da,İzmir'de,Çanakkale'de,Kars'da,Hatay'da.Giysiler çıkardı sandıktan, naftalin kokusu sarardı bütün bayramları... Düşünülmezdi bile yağmur çamur,kar boran...Bayram olsundu,varsındı 29 Ekim,23 Nisan,varsındı 19 Mayıs,30 Ağustos...

Kimse istemezdi Kasım geliversin.Saatler ne zaman dokuzu beş geçseye uzasa,yumruk yumruk yaşlar dökülür, derin bir sızı topaklanırdı ciğerle yüreğin arasına.. Sahi bilir misiniz yelkovanla akrebin o dakika kalakaldığını! 

****

Köylü azla yetinmeyi bilirdi, komşusu açken uyuyanlardan değildi..Ata'mızında dediği gibi köylü milletin efendisiydi...

Çarık,bakraç,yoğurt,somun,gaz lambası devirlerinden,Mehmet emminin oğlu Doktor, Osman aganın kızı Öğretmen,Emine teyzenin oğlu  Hakim,Hasan dedenin torunu Mühendis,Ayşe ninenin torunu Pilot oldu genç Cumhuriyet'e...

Kimse yüksünmedi yaptığı görevden. Memleket değerliydi,hizmet memleket içindi ! Sılasına hasret düşülürdü yollara. Çünkü, omuz omuza kurulmuş Cumhuriyet'in çocuklarıydı onlar !

***

Yıllar geçti,memur zamanla işini bilmeyi öğrendi...

Ayşen TÜRKMEN
Karadeniz Birlik Gazetesi 06 Şubat 2012